Selçuk B. (Yürütücü), Kılıç Ü.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, BAP Diğer, 2025 - Devam Ediyor
Bu çalışmada, Samsun Ladik koşullarında yetiştirilen yoncanın (Medicago sativa), farklı düzeylerde (%0, %10, %20, %30) yem bezelyesi (Pisum sativum ssp. arvense L.) kuru otu ile ikamesinin, Tam Karışım Rasyonları (TMR) üzerindeki in vitro ruminal fermantasyon parametreleri, metan üretimi ve mikrobiyal protein sentezi üzerine etkileri araştırılmıştır. Rasyonlar, izokalorik (2400 kcal/kg KM) ve izonitrojenik (%17 HP) olacak şekilde formüle edilmiş; gaz üretimi (GÜ), metan (CH₄), gerçek sindirilebilir kuru madde (GSKM), gerçek sindirim derecesi (GSD), taksimat faktörü (TF), mikrobiyal protein (MP) ve mikrobiyal protein sentezleme etkinliği (MPSE) ölçülmüştür. Bulgulara göre toplam gaz (97.67-101.67 ml) ve mutlak metan üretimi (14.51-15.51 ml) ikame düzeylerinden istatistiksel olarak etkilenmemiştir (P>0.05). Ancak sindirilebilirlik parametrelerinde önemli farklılıklar ortaya çıkmış; GSKM ve GSD’de kübik etki (P<0.01) gözlenmiştir. En yüksek sindirilebilirlik değerleri %10 ikame düzeyinde (GSKM: 385.40 mg; GSD: %76.17) elde edilirken, en düşük değerler %20 ikame düzeyinde (GSKM: 350.83 mg; GSD: %69.44) kaydedilmiştir. Mikrobiyal protein sentezi açısından da benzer bir eğilim görülmüş; %10 ikamede MP %12.8 artışla 169.79 mg’a yükselmiş (P<0.05), buna karşın %20 ikamede 133.75 mg’a düşmüştür. MPSE ise gruplar arasında anlamlı farklılık göstermemiştir. Bu sonuçlar, yem bezelyesi kuru otunun %10 düzeyinde yonca yerine kullanıldığında ruminal sindirilebilirliği (%5.02 artış) ve mikrobiyal protein üretimini iyileştirdiğini göstermektedir. Daha yüksek ikame oranları (%20 ve üzeri) ise sindirilebilirliği ve mikrobiyal protein sentezini olumsuz etkilemiştir. Metan üretimi tüm gruplarda benzer seviyelerde kalmıştır. Sonuç olarak, %10 yem bezelyesi ikamesi, rasyon maliyetlerinin azaltılmasında ve ruminal verimliliğin iyileştirilmesinde avantajlı görünmektedir. Bununla birlikte, metan üretiminin azaltılması için ek stratejilerin (örneğin tanen veya yağ asidi katkıları) uygulanması gerektiği, ayrıca elde edilen bulguların in vivo çalışmalarla doğrulanmasının önemli olduğu sonucuna varılmıştır