Kadınların Boşanma Sonrası Uyum Düzeyinin ve Psikolojik İyilik Halinin Arttırılmasına Yönelik Yapılandırılmış ve Etkinliği Sınanmış Çok Boyutlu Bir Müdahale Programı Geliştirme Çalışması


Akyüz Z., Yılmaz Samancı A. E.(Yürütücü), Erarslan İngeç Ö., Bintaş Zörer P.

TÜBİTAK Projesi, 1003 - Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı, 2020 - 2024

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 1003 - Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı
  • Başlama Tarihi: Şubat 2020
  • Bitiş Tarihi: Ağustos 2024

Proje Özeti

Bu projenin ilk amacı, ülkemizde yaşayan boşanmış kadınların deneyimlerinden yola çıkarak, boşanma sonrası uyumun ve psikolojik iyilik halinin arttırılmasına yönelik kapsamlı ve yapılandırılmış bir müdahale programı geliştirmektir. İkinci amaç, geliştirilen bu müdahalenin boşanmaya uyum, depresyon, kaygı, stres, yaşam doyumu, psikolojik iyi oluş, ego sağlamlığı ve ebeveyn suçluluğu üzerindeki etkisini randomize kontrollü bir çalışma (RKÇ) ile incelemek ve 1 ay ve 3 ay aralıklarla izlemektir. İlk amaç çerçevesinde 26 boşanmış kadınla çevrimiçi nitel görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilerin işlenmesi sonucunda altı oturumdan oluşan klinik psikoloji odaklı bir müdahale programı, Klinisyen El Kitabı ve Katılımcı El Kitabı eşliğinde çevrimici olarak uygulamaya hazırlanmıştır. İkinci amaç çerçevesinde yürütülen RKÇ' nin örnekleminde, koşullara seçkisiz olarak atanmış ve son test ölçümleri alınmış 48 müdahale 26 kontrol olmak toplam 74 boşanmış kadın yer almaktadır. Bulgulara göre boşanmaya uyum açısından hem müdahale hem de kontrol grubunun uyum düzeylerinde bir iyileşme olduğu, bu iyileşmenin gruplar arasında farklı olmadığı, ancak boşanma sonrası yas tepkilerinin sadece müdahale grubu için anlamlı olarak iyileştiği söylenebilir. Müdahale grubunun yas tepkilerindeki bu iyileşme izlem değerlendirmelerinde de korunmuş, ancak kontrol grubunun izlemde gösterdiği yas tepkilerinden anlamlı olarak farklılaşmamıştır. Öte yandan, müdahale sonunda katılımcıların depresyon, anksiyete ve stres belirtilerinde kontrol grubuna kıyasla anlamlı bir düşüş yaşanmış, buna karşılık iki ölçüm zamanında kontrol grubunun belirtilerinde anlamlı bir değişim gözlenmemiştir. Müdahale grubunun belirtilerindeki bu iyileşme izlem değerlendirmelerinde korunmuş, ancak kontrol grubunun izlemde gösterdiği psikolojik belirti düzeyinden anlamlı şekilde farklı olmamıştır. Programın yaşam doyumu, psikolojik iyi oluş, ego sağlamlığı ve ebeveyn suçluluğu üzerinde anlamlı bir etkisi gözlenmemiştir. Müdahalenin klinik pratikteki uygulanabilirliğine/kullanışlılığına yönelik fizibilite değerlendirmeleri de yapılmıştır. Buna göre araştırma ilanına başvuran boşanmış kadınlar arasından kriterleri karşılayarak araştırmaya kabul edilenlerin oranı (recruitment rate) %48.76, müdahale grubuna atananlar arasından ilk oturuma başlama oranı (consent rate) %74.29, oturumlara başlayan boşanmış kadınların süreç içinde programa hiç devamsızlık yapmadan devam etme oranları (adherence rate) %59.62, son test ölçümleri baz alındığında tüm katılımcıların araştırmayı tamamlama oranı (retention rate) %67.89, eksilme oranı (attrition rate) %32.11 olarak hesaplanmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde, yürütülen çalışmanın bir RKÇ olarak tanımlanması yerine, bir pilot RKÇ ve klinik kullanışlılık incelemesi olarak tanımlanmasının daha uygun olacağını düşündüren pek çok yöntemsel konu bulunmaktadır. Bulgular ve yöntemsel konular ilgili alanyazın ışığında tartışılmıştır.