Basılı T. (Executive)
Project Supported by Higher Education Institutions, 2023 - 2024
Schiff bazları, aldehit ve keton bileşiklerinin amin türevleri ile kondenzasyon reaksiyonu sonucu oluşan ve imin (C=N) grubu içeren organik bileşiklerin oluşturduğu önemli ligandlar sınıfıdır [1] . Schiff bazlarının azometin grubu, metal atomları ile kompleks oluşturma yeteneği sayesinde İnorganik Kimya ve Koordinasyon Kimyası alanlarında önemli bir yere sahiptir [2]. Bu nedenle, Schiff bazları endüstriyel alanlarda katalizör, boyar madde ve polimer stabilizatörü gibi çok çeşitli uygulamalarda kullanılmaktadır [3, 4]. Bu bileşiklerin sentezlerinin kolaylığı ve sentetik esnekliği ile yapılarında farklı heterosiklik ve fonksiyonel grupları içermesi, elektron verme yeteneği biyoaktif moleküllere benzerlik göstermektedir [5] . Bu özellikleri nedeniyle son yıllara Schiff bazları biyoloji ve biyokimya alanında çok fazla çalışılmakta ve antibakteriyel, antifungal, antikanser, antioksidan, antienflamatuar, antiviral gibi uygulama alanlarında çok sayıda çalışma yapılmaktadır [6]. Schiff bazı yapılarının tıp ve farmakoloji alanındaki önemi antikanser aktivite özelliğine sahip olmalarından dolayı daha fazla ilgi görmektedir. Özellikle kemoterapi uygulamalarında aromatik aminlerin Schiff bazı yapıları, birkaç kimyasal reaksiyonlarda farklı substratlara oksijen iletici olarak uygulanmaktadır. Son yıllarda kanser tedavisinde ve kemoterapik özelliği olan ilaçların hazırlanmasında kullanılabilmesi bu alandaki çalışmaların daha da artmasını sağlamaktadır[7] . Metal bazlı komplekslerin kanser tanısında ve tedavisinde kullanımı son yıllarda oldukça dikkat çekmektedir. Özellikle bakır, molibden, vanadyum, kalsiyum, magnezyum, demir gibi metal iyonları içeren komplekslerin oksijen taşınması ve elektronik transfer reaksiyonları gibi biyolojik aktivite göstermesi, metal içerikli Schiff bazı komplekslerine olan ilgiyi arttırmaktadır [8]. Özellikle Cu(II) kompleksleri biyolojik aktivite bakımından oldukça önemli olduğunu ve antitümör, antiviral antibakteriyel ve antifungal aktivite gösterdiği bildirmişlerdir [1]. Bu nedenle, Schiff bazları gibi metal içerikli kompleksler kanser tedavisinde kullanılan ilaçların geliştirilmesinde potansiyel bir rol oynayabilirler. Metal bazlı kompleksler, kanser hücrelerinin tanınmasını ve hedeflenmesini sağlayan farklı mekanizmalar aracılığıyla kanser tedavisinde etkili olabilirler [9]. Örneğin, metal bazlı kompleksler DNA'ya bağlanarak kanser hücrelerinin çoğalmasını önleyebilir veya kanser hücrelerinin oksijen metabolizmasını bozarak apoptoz (programlı hücre ölümü) sürecini başlatabilirler. Bu nedenle, metal bazlı komplekslerin kanser tedavisi alanında kullanılmaları için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir [10]. Salisilaldehit bileşiklerinin diamin türevleri ile kondenzasyonu sonucu 2 azot ve hidroksil grubu molekülü üreterek Salen Schiff bazı bileşiklerini meydana getirir. Bu kimyasallar tetradentat koordinasyon modları sergilediğinden, Salen ligandları olarak kategorize edilirler [11]. Salen Schiff bazları, katalizör uygulamaları, organik sentez, metal iyonlarına koordinasyonlu komplekslerin hazırlanması, elektrokimyasal araştırmalar ve biyolojik aktivite araştırmaları gibi çeşitli alanlarda kullanılırlar [12]. Özellikle son yıllarda, Salen Schiff bazları kanser tedavisinde kullanılmak üzere sentezlenen birçok bileşiğin yanı sıra, antioksidan, antimikrobiyal, antiviral ve antiinflamatuar aktiviteleri de araştırılmaktadır. Bu bileşikler, tıp ve farmakoloji alanında kullanılan birçok ilacın yapısına benzerlik gösterir ve potansiyel olarak ilaç adayları olarak da kullanılabilirler [13, 14]. Bu çalışma, substitüe hidroksibenzoaldehit türevlerine dayalı salen tipi Schiff bazları ve Cu(II) komplekslerinin sentezlenmesi ve bu bileşiklerin antikanser özelliklerinin araştırılması üzerine odaklanmaktadır. Sentezlenen bileşiklerin yapıları, UV-Visible, FT-IR, 1H-NMR, 13C-NMR spektroskopik tekniklerle karakterize edilecektir. Tek kristal elde edilirse, X-ışını tek kristal yöntemi kullanılarak yapıları aydınlatılacaktır. Sentezlenen bileşiklerin DFT yöntemi ile optimizasyonu yapılacak ve spektroskopik özellikleri hesaplanarak deneysel sonuçlarla karşılaştırılacaktır. Son olarak, sentezlenen bileşiklerin MCF-7 meme kanseri ve H1299 küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hücreleri üzerindeki etkileri incelenecektir.
|