İslâm düşüncesi geleneğinde fikir akımları Allah'ı bilmenin vâcip olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Bundan kasıt Allah'ın zâtı değil, varlığı, tevhidi, sıfat ve fiillerini bilmektir. Bununla birlikte onlar ma'rifetullah konusunda farklı yollar benimsemişlerdir. Buna göre genellikle selefi yöntem üzere olanlar Ma'rifetullah'ın fıtrî ve zarûrî; kelamcı ve felsefeciler nazarî ve istidlâlî; sûfîler ise keşfî karakterde olduğu düşüncesindedirler. Bu çerçevede selim duyular, haber-i sâdık, nazar ve keşf bilgi kaynakları olarak ortaya konmuştur.
All schools in the tradition of Islamic thought, unanimously agreed that it was wajib to know God. What is ment by this is not knowing his essence but his attributes, uniqeness and acts. However, they have accepted the possibility of various ways of knowing Allah(ma'rifetullah). Accordingly, for the Traditionalists, knowing Allah is necessary and innate; for the Theologians and Philosophers it is rationalistic in nature; while for the Sufis it is inspirational. In this context, sound senses, reliable news, insight and inspration has been put forward as the resources of knowledge.