Family, Male Domination and the Social Position of Women: The Origin of the Family, Private Property and the State Revisited


YAMAN ÖZTÜRK M.

Eğitim Bilim Toplum, vol.8, no.32, pp.92-110, 2010 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 8 Issue: 32
  • Publication Date: 2010
  • Journal Name: Eğitim Bilim Toplum
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.92-110
  • Ondokuz Mayıs University Affiliated: Yes

Abstract

Engels investigated the social position of women during the historical development of human societies, in The Origin of the Family, Private Property and the State. In his book, Engels claimed that male domination was not universal, it was in fact created by the patriarchal family following the matriarchal one. Women were free, could easily access social sources, and could participate in decision making in matriarchal families. But with patriarchal societies, women lost their power and men became dominant. Although some of Engels’ arguments are negated today, his attempt deserves praise. Engels saw that the body and the sexuality of women had been depressed for thousand years and domestic work had been the main obstacle in front of their emancipation. Following Engels, we can conclude that the project of an egalitarian society can be developed only by rethinking every aspect of the male-female relation including love
Engels Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni başlıklı yapıtında, insan topluluklarının tarihsel gelişim sürecinde kadının toplumsal konumunu ele almıştır. Engels, yapıtında, erkek egemenliğinin evrensel olmadığını, anaerkil toplumları izleyen ataerkil toplumlarla birlikte ortaya çıktığını göstermeye çalışmıştır. Anaerkil toplumlarda kadınlar özgürdü, toplumsal kaynaklara kolayca erişebilirlerdi, karar alıcıydılar. Ataerkil toplumda kadınlar güçlerini ve statülerini yitirmeye başlamışlar ve toplumsal güç erkeklerin eline geçmiştir. Engels'in kimi tezleri bugün yanlışlanmış olsa da çabası övgüye değerdir. Engels, binlerce yıldır kadınların bedeninin ve cinselliğinin baskılandığını, ev işlerinin kadınların özgürleşmesinin önünde büyük engel oluşturduğunu görmüştür. Engels'i izleyerek, eşitlikçi bir toplum tasavvurunun ancak kadınlarla erkekler arasındaki ilişkinin aşk dahil bütün veçhelerinin yeniden düşünülmesiyle geliştirilebileceği yorumunu yapabiliriz