Mistik Deneyimler ve Psikedelik Deneyimler, olağanüstü bilinç durumlarına yol açan özel durum deneyimleridir. Bu nedenle, zihin felsefesinde problemli bir konu olan bilincin kaynağı sorunsalını çözmeye önemli ölçüde katkıda bulunabilirler. Çünkü mantıksal olarak, ele alınan bir konu içinde önemli sayıda özel durum mevcut olduğunda, çözüm için araştırmayı bu özel durumlara odaklamak faydalı olabilir. Bilincin kaynağını çözme girişimi, şu derin ontolojik soruların yanıtlanması arayışıyla ilişkilidir: Her şey nasıl ve neden var oldu? Hiçbir şey var olmasa olmaz mıydı? Varlığın kaynağı nedir? Elbette, bu tür soruları soran ve yanıt arayan da bilinçtir. Bu nedenlerden dolayı, doğal olarak bu çalışma, bir felsefi görüş sunma girişimi haline gelmiştir. Bu felsefe, sırasıyla, özden oluş, tükenmez potansiyelin varlığı ve mutlak hiçliğin yokluğu yasalarına dayanmaktadır. Bu yasalar, en az neden- sonuç ilişkisi kadar hem mantıksal hem de gözlemsel hakikatlerle sürekli ispatlanmakta ve aslında yukarıdaki üç temel sorunun da cevabının aynı hakikatte olduğunu göstermektedir: Mutlak hiçliğin hiç olmamış ve hiç olamayacak bir şey olması hakikati.
Mystical and psychedelic experiences induce extraordinary states of consciousness They are therefore special states. These experiences offer valuable insights into the source of consciousness, a central issue in the philosophy of mind. Because, logically, if a subject contains certain number of specific states, focusing on them enhances the likelihood of finding a solution. Unraveling the source of consciousness involves addressing fundamental ontological questions. Why does everything exist? Could there have been such a thing as nothing existing?What is the source of existence? Of course, it is also consciousness that asks such questions and seeks answers. Thus, this study presents a philosophical perspective. This philosophy is based on the laws of emergence from essence, the presence of inexhaustible potential, and the absence of absolute nothingness. These laws are supported by both logical reasoning and observational evidence, similar to the cause-effect relationship. They collectively demonstrate that the answer to the three fundamental ontological questions lies in the same principle: Absolute nothingness has never existed and can never exist.
