THE RELATIONSHIP BETWEEN ANTHROPOLOGY AND SEMANTICS


BÜYÜKKAVAS KURAN Ş.

Turkish Studies (Elektronik), vol.7, no.4 a, pp.1167-1175, 2012 (Peer-Reviewed Journal) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 7 Issue: 4 a
  • Publication Date: 2012
  • Journal Name: Turkish Studies (Elektronik)
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.1167-1175
  • Ondokuz Mayıs University Affiliated: Yes

Abstract

In the present study, similarities of results of working field and conclusions reached between anthropology and semantics were studied based on ‘La Pensee Sauvage’ by Levi Strauss. Anthropology is a science discipline interested in roots, changes and characteristics of human beings and physical and spiritual ways and systems of life created by human beings. Semantics is also a science discipline interested in understanding of language system which has its own rules and procedures specific to it. These two science discipline work on cultures and language systems created by human beings. The results of observations of anthropologist investigating primitive societies and scientists working on semantics investigating language indicate that the definition, understanding or basic characteristics related to the nature of human beings either lived in primitive tribe period or living in the century of knowledge stay unchanged over centuries although changed in terms of form. Communication systems of primitive societies and language systems used today are built on some unchanged common foundations in spite of the time elapsed, improved culture and technology. Some of these common characteristics are; both communication systems of primitive societies and language systems used today are common parts because both are big systems. They both have a certain structure and logics of classification. They both move from motivation to immotivation and enumeration. Their elements gain a meaning according to context. These elements are symbolic and can be considered as diachronic and synchronic. Looking from this perspective, it becomes meaningless to evaluate societies with classifications such as primitive, modern, developed, or undeveloped
Bu çalışmada Levi-Strauss'un 'Yaban Düşünce' adlı eserinden hareketle antropoloji ile anlambilim arasında çalıştıkları saha ve ulaştıkları sonuçların ortaklık ve benzerlikleri ele alınmıştır. Antropoloji insanların kökenini, değişimini, kendine has özelliklerini, oluşturduğu maddi ve manevi yaşam biçim ve sistemini inceleyen bir bilim dalıdır. Anlambilim de kendine has kuralları ve işleyişi olan dil sistemini anlamlandırmakla uğraşan bir bilimdir. Bu iki bilim dalı insanların oluşturduğu kültür ve dil sistemlerini incelerler. İlkel toplumları inceleyen bir antropologun ulaştığı bazı verilerle dil üzerine çalışan bir anlambilimcinin ulaştığı sonuçlar ister ilkel kabile döneminde ister uzay çağında yaşasın insanoğlunun doğasına, özüne ilişkin temel özelliklerin, adlandırma ya da anlamlandırmaların şekil bakımından değişse de özünde değişmeden yüzyıllar boyu devam ettiğini ortaya koyar. İlkel toplumların iletişim sistemi ile bugün kullandığımız dil sistemi aradan geçen zamana, gelişen kültür ve teknolojiye rağmen bazı değişmez ortak temellere dayanmaktadır. Bu ortak özelliklerden bazıları şunlardır: İlkel toplumların iletişim biçimleri de bugün kullanılan dil sistemi de büyük bir sistem olmak bakımından ortaktır. Belli bir yapıya ve sınıflandırma mantığına sahiptir. Her ikisinde de nedenli oluştan nedensizliğe, saymacalığa doğru gidiş vardır. Ögeleri içinde bulundukları bağlama göre anlam kazanırlar. Bu ögeler simgesel özelliktedirler ve bunlar artzamanlı ve eşsüremli incelenebilirler. Bu açıdan bakıldığında toplumları ilkel, modern, gelişmiş, gelişmemiş gibi sınıflandırmalarla değerlendirmek anlamsızlaşacaktır