Changes in the structure of contemporary society and the inclusion of new approaches in
the structure of works of art have brought about modern spatial arrangements that include design
elements in art spaces. Until the 18th and 19th centuries, the works were presented in integrity with
the space, but after the 19th century, the art spaces of the modern period were arranged in a way
that completely cut off the relationship of the work of art with the outside world. Art spaces, where art
and design elements bearing the traces of the modern period are exhibited, are no longer an area
surrounded by walls with interior design. In the research developed on this axis, starting from the art
spaces, the exhibition area, which O’Doherty defined as the “white cube”, was examined as a form of
expression on its own. In this study, which focuses on the spatial analysis of the relationship between
the work of art, the place and its viewer/receiver, and the process of experiencing the work of art,
literature research, one of the qualitative research methods, has been adopted. The research covers
the handling of the design approach developed for the experience of the work of art in the light of the
discourses in the art work-space dialectic. In this context, the transformations and diversity of the art
space were evaluated together with modern examples.
Çağdaş toplum yapısında meydana gelen değişimler ve sanat eserlerinin yapısında yeni
yaklaşımlara yer verilmesi, sanat mekanlarında tasarım unsurları içeren modern mekansal
düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. 18 ve 19. yüzyıla kadar eserlerin mekan ile bütünlük
içerisinde sunulması söz konusuyken 19. yüzyıldan sonra modern dönemin sanat mekanları,
sanat eserinin dış dünya ile ilişkisini tamamen kesecek şekilde düzenlenmiştir. Modern dönemin
izlerini taşıyan sanat ve tasarım ögelerinin sergilendiği sanat mekanları, iç mekan tasarımıyla
duvarlarla çevrili bir alan olmaktan çıkarılmıştır. Bu eksende geliştirilen araştırmada sanat
mekanlarından yola çıkılarak, O’Doherty’nin “beyaz küp” olarak tanımladığı sergileme alanı,
kendi başına bir ifade biçimi olarak ele alınarak incelenmiştir. Sanat eseri, mekan ve izleyicisi/
alımlayıcısı arasındaki ilişkinin mekansal bağlamda incelenmesine ve sanat eserinin deneyimlenmesi sürecine odaklanan bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden literatür araştırması
benimsenmiştir. Araştırma, sanat eseri-mekan diyalektiğindeki söylemler ışığında sanat eserinin deneyimlenmesine yönelik geliştirilen tasarım anlayışının ele alınmasını kapsamaktadır.
Bu bağlamda sanat mekanının geçirdiği dönüşümleri ve çeşitliliği modern örnekleriyle birlikte
değerlendirilmiştir.