in: Bağışıklığın arka bahçesi 2, Belgin Sunal, Editor, Hayy kitap, İstanbul, pp.105-121, 2024
Bebeklere zorla yapılan aşılar konusunda ülkemizde de belli bir mesafe alındığı ancak, bu defa da topuk kanının zorla alınmasının gündeme geldiği görülüyor. Bu konuda daha evvel iki yazı ile ülkemizde ilk defa hadisenin özünü ve mahzurlarını ifade etmişdik. Şu satırlar bu konuda bir ailenin bebeğine konulan tedbir kararının gerekçesi olarak sunulmuş;
“Zorunlu topuk kanı uygulamasının kanuni temeli bağlamında Toplum Sağlığı Merkezi Başkanlığı tarafından gönderilen yazı içeriğinde belirtilen Sağlık Bakanlığının 2014/7 sayılı Genelge'si ile 1593 sayılı Kanun’un 3. ve 151. maddeleri ile 3359 sayılı Kanun'un 3. maddesi , Sağlık Bakanlığının 25/12/2006 tarihli ve 2006/130 sayılı Genelge'sinin yattığı ve anılan düzenlemelerin incelenmesi sonucunda;Yenidoğan Tarama Programı ile tüm yeni doğanların konjenital hipotiroidi, fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği ve kistik fibrozis yönünden taranması ile oluşacak zekâ geriliği, beyin hasarları ve geri dönüşümsüz zararların engellenerek söz konusu uygulamanın çocukların ve buna bağlı olarak kamu sağlığının korunması şeklindeki meşru amacı taşıdığı açıktır”
Halbuki mahkemenin bu iddiası doğru değildir; Anayasa Profesörü Kemal Gözler hoca GENELGE’yi şöyle izah ediyor “İdare hukukunda “genelge” hiyerarşik amirlerin, özellikle bakanların, sahip oldukları hiyerarşi gücüne dayanarak astlarına, onların uygulamakla yükümlü oldukları kanun hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması konusunda verdikleri emir ve talimatlardır. Bunlar da yönetmelikler gibi genel ve soyut niteliktedirler. Ancak yönetmeliklerden farklı olarak, yeni bir kural koymazlar. Kanunlarda bulunan kurallara yeni bir şey eklemezler. Yaptıkları tek şey zaten mevcut kanun hükümlerini açıklamak, yorumlamak ve bunların nasıl uygulanacağını göstermekten ibarettir. Kısacası “genelge”, bir bakanın kendi personeline verdiği bir emirdir. Bakanı ve emrin muhatabı olan personel dışında kimseyi ilgilendirmez. Genelgelere vatandaşların hakları ve ödevleriyle ilgili bir hüküm konulamaz. Bu genelgelerin hukuka aykırı olmasının sebebi, bunların normlar hiyerarşisine dâhil olmamasıdır. Normlar hiyerarşisinde sadece “hukuk normları” bulunur. Bir hukuk normu ise icraî bir işlemdir; vatandaşlara hitap eder; vatandaşların hak ve ödevlerini etkiler; onlar üzerinde hukukî sonuç doğurur. Genelge ise icraî bir işlem değildir; vatandaşlara hitap etmez; vatandaşların hak ve ödevleri üzerinde bir sonuç doğurmaz. Anayasamızın 13’üncü maddesine göre, bir temel hak ve hürriyet, ancak kanunla sınırlanabilir”. Demek ki hukuk vatandaşa genelgeleri meşruiyet gerekçesi olarak gösteremez.