The center-right politics that can be traced back to the legacy of the Democratic Party in Turkey constitutes a major part of the Turkish Right with respect to its representative power. The connection between the center-right politics with the nationalist and Islamist ideologies essentially demonstrates an ontological rapprochement when the term ‘state’ is taken into account. The state as a sacred entity is not only perceived as the protector of the nation but also canonized by attributing it to a pedagogical task. Therefore, the state as the natural outcome of nation codifies the nation with ethical values. Whereas the presentation of the state by the center-right politics as the embodiment of reason d’état refers to a sacred notion of the pre-modern era, the discourse on service and Machiavellian politics compels it to perform the exigencies of modern politics. Moreover, the bureaucratic and despotic structure of the state, which is interpreted as the protector of the nation, is criticized with respect to modern/ representative democracy, however, the criticism remains within the lines that pragmatism draws. On the other hand, although ‘politics of service against politics of empty talk’ has been the constitutive element of center-right politics, this politics has turned into a ‘politics of spectacle’ under the Justice and Development Party. Encounter of doing service with spectacle, however, restricts politics to a technical zone. In other words, performance of service as well as its execution becomes an important element of center-right politics. The article aims at analyzing the pre-modern and modern arguments of the center-right politics in Turkey as well as unveiling their contradictions.
Demokrat Parti geleneği ile başlatılabilecek olan merkez sağ siyaset, Türk Sağı’nın temsil gücü açısından en büyük kanadını oluşturmaktadır. Bu merkez sağ siyasetin milliyetçi ve İslâmcı ideolojilerle olan rabıtası ‘devlet’ kavramı söz konusu olduğunda ontolojik bir ortaklaşmanın nüvelerini göstermektedir. Devlet, kutsal bir varlık olarak milletin sadece koruyucusu olarak anlamlandırılmaz aynı zamanda pedagojik bir görev de atfedilerek yüceltilir. Böylece, millet olmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan devlet, milleti de etik değerlerle kodlar. Devletin ‘hikmet-i devlet’ olarak takdimi her ne kadar modern öncesi dönemin kutsallığına atıf yapsa da hizmet söylemi ve Makyavelist siyaset anlayışı merkez sağı, modern siyasetin gereklerini yerine getirmeye zorlamaktadır. Milletin koruyucusu olarak anlamlandırılan devletin bürokratik ve ceberut yapısı merkez sağ siyaset tarafından modern/temsili demokrasi bağlamında eleştirilir ancak bu eleştiri de pragmatizmin ve çizdiği sınırlar çerçevesinde kalır. Öte yandan ‘laf değil hizmet’ üreten siyaset, her ne kadar merkez sağın kurucu unsuru olsa da Adalet ve Kalkınma Partisi ile bu siyaset, bir nümayiş siyasetine dönüşmüştür. Diğer bir anlatımla, hizmetin yapılması kadar onun gösterimi de merkez sağ siyasetin önemli bir unsuru haline gelmektedir. Hizmetin nümayişle buluşması son kertede siyaseti de teknik bir alana sıkıştırmaktadır. Bu makale, Türkiye’deki merkez sağ siyasetin pre-modern ve modern öncüllerini incelemeyi amaçladığı gibi bu ikili arasındaki çelişkileri de açığa çıkarmayı hedeflemektedir.