OKur Akademi Yayınları, İstanbul, 2014
İslâm Tarihi boyunca dünya
coğrafyasının çeşitli bölgelerinde birçok İslâm devleti hüküm sürmüştür. Bu
devletler içerisinde bazıları kısa süreli, bazıları da uzun süreli olmuştur.
Yaklaşık olarak bir asra yakın (41-132/661-750) varlığını devam ettiren
Emevîler’den sonra tarih sahnesinde uzun yıllar varlığını devam ettirecek
(132-656/750-1258) olan Abbâsîler ortaya çıkmıştır.
İlk halife Ebu’l-Abbâs es-Saffâh ile
başlayan Abbâsîler tarihin seyri içerisinde çeşitli halifeler iş başına
gelmiştir. Bu halifelerin tamamının kabiliyetli ve dirayetli olduklarını
söylemek mümkün değildir. Dirayetli ve kudretli halifeler döneminde devletin
sıçrama içerisinde olduğu görülmektedir. İlk dönem Abbâsî halifelerinde bu
özellik dikkati çekmektedir. Bu halifeler içerisinde zirveye çıkan ise, Hârûn
er-Reşîd’dir. Abbâsî devleti onun döneminden sonra durgunluk dönemine
girmiştir. Artık iş başına gelen halifelerin dirayetli olmaları daha da önem
kazanmıştır. İsyanların fazla olması ve buna bağlı olarak bağımsız devletlerin
ortaya çıkması, iktidar kavgaları, farklı grupların Abbâsî hilâfeti üzerinde
hâkimiyet kurmaya çalışmaları, halifeleri pasif duruma düşürmüştür. Neticede bu
durum, Abbâsîler’i dağılma sürecine sokmuştur. İşte böyle bir durumda Mu’temid
Alellâh’ın yirmi yıllık hilâfeti özellikle de oğlu Mu’tazıd ve torunu
Müktefî’nin yaklaşık on altı yıl süren halifelik yılları, duraklama ve gerileme
dönemlerinin yaşandığı ikinci dönem Abbâsî Devleti tarihinde siyasî, askerî ve
iktisadî alanlarda kısa süreli de olsa yeniden bir canlanma ve toparlanma
dönemini temsil eder.