Âbidin Paşa’nın Bir Mesnevî Hikâyesine Yönelik Hususî İlgisi: Merd-İ A’râbî (Bedevî İle Karısı) Risâlesi ve Yorumu


Cengiz M.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sa.58, ss.1-14, 2025 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: Sayı: 58
  • Basım Tarihi: 2025
  • Dergi Adı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Academic Search Premier, ATLA Religion Database, Index Islamicus, Religion and Philosophy Collection, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.1-14
  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Âbidin Paşa’nın (1843-1906) tasavvufî mahiyetteki eserlerinin başında hiç şüphesiz Mesnevî Şerhi gelmektedir. Bir devlet adamı olmasının yanında ona asıl şöhret kazandıran da bu önemli eseridir. Osmanlı son dönemindeki yaygın Türkçe şerhlerden biri olması itibariyle temayüz eden ve Mesnevî’nin ilk cildinin şerhini ihtiva eden metni İsmâil Ankaravî, Sarı Abdullah Efendi ve İsmail Hakkı Bursevî gibi Osmanlı dönemi Türkçe Mesnevî şârihleri ile gelişen yorumculuğu tevarüs etmiş olması itibariyle kayda değerdir. Bununla birlikte Âbidin Paşa şerhinin ayırıcı vasfı dönemi açısından daha sade ve anlaşılır bir dil üzerinden Mesnevî’yi takdim etme ve yorumlama amacına dayanır. Bir Osmanlı bürokratı olarak Paşa’nın Mesnevî’ye olan dikkat ve ilgisi izahtan varestedir. Fakat onun Mesnevî Şerhi’nde yer alan Merd-i A’râbî (bedevî ile karısı) kıssasına ilişkin şerhini ehemmiyetine binaen “hikmet-âmiz” olarak niteleyip müstakil olarak ayrıca neşretmesi üzerinde durulması gereken bir konudur. Zira mezkur kıssa/hikâye Mevlâna’nın düşünce dünyası ve Mesnevî’nin anlam haritası açısından temsil gücü yüksek bir metindir. Mesnevî’de yer alan bedevî ile karısı hakkındaki hikâyeye odaklanan akademik çalışmalar bulunmakla birlikte Paşa’nın bu hikâyeye ilgisini ve yaklaşımını konu edinen bir incelemeye tesadüf edilmemiştir. Bu çalışma çerçevesinde Paşa’nın mezkur kıssaya dönük ilgisi tasavvuf düşüncesi ve Mevlânâ’nın mirası üzerinden okunmaya ve değerlendirilmeye çalışılacaktır.
One of Âbidin Pasha’s (1843-1906) most notable works of a Sufi nature is undoubtedly his commentary on the Masnavī. While he was a statesman, it is this significant work that brought him true fame. As one of the prevalent Turkish commentaries on the Masnavī during the late Ottoman period, this text, which covers the first volume of the Masnavī, is noteworthy for inheriting the tradition of Masnavī interpretation developed by Ottoman-era scholars such as Ismail Ankaravî, Sarı Abdullah Efendi, and İsmail Hakkı Bursevî. However, the distinguishing feature of Âbidin Pasha’s commentary lies in its aim to present and interpret the Masnavī in a simpler and more accessible language, considering the period in which it was written. As an Ottoman bureaucrat, Pasha’s attention and interest in the Masnavī are beyond question. Nevertheless, a matter worth examining is his decision to describe the commentary on the story of the Merd-i A’râbî (the Bedouin and his wife) in the Masnavī as “full of wisdom” and publish it separately due to its importance. This particular story is a highly representative text concerning Rumi’s intellectual world and the thematic landscape of the Masnavī. While there are academic studies focused on the story of the Bedouin and his wife in the Masnavī, no research has been encountered that specifically addresses Pasha’s interest in and approach to this story. Within the scope of this study, Pasha’s interest in the story of Merd-i A’râbî will be analyzed and evaluated through the lens of Sufi thought and Rumi’s legacy.