Erzurum Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no.18, pp.162-178, 2024 (Peer-Reviewed Journal)
Âşıklık geleneği, Türk toplumunda yaşanılan olayların geleceğe taşınması ve toplumsal yapının
incelenmesinde araştırmacılara önemli veriler sunmaktadır. Gelenek çerçevesinde üretilen
şiirlerin estetik yönü kadar bilgilendirici yönü de göz ardı edilmemelidir. 17. yüzyılın en dikkat
çekici âşıklarından olan Kâtibî, şiirlerinde ağırlıklı olarak sevgi konusunu işlese de bugün
elimizde olan üç destanında toplumsal ve bireysel taşlamaların iç içe olduğu eleştiri konusuna
yer vermiştir. Çalışmamızda 17. yüzyıl toplum yaşantısına ışık tutması bağlamında onun üç şiiri
incelenmiştir. Kendisini ordu şairi olarak tanımlayabileceğimiz bu sanatçı taşlamalarında sert bir
dille insanı merkeze alan eleştirilerde bulunmuştur. Bu taşlamalarda ağırlıklı olarak dinî
kavramlar ekseninde insan davranışlarını sorgulamış ve nihâyetinde bireylerin, toplumsal
değerlerin tam aksine hareket ettiği sonucuna varmıştır. Ona göre insan davranışlarının bu
durumu ahir zamanın yaklaşması olarak açıklanmaktadır. Bütün âşıklar gibi tasavvurlarında
ideal bir insan hayal etmiş ve bunu “er, yiğit tipi” insan modelinde ortaya koymaya çalışmıştır.
Bu tip, toplumun temel değerleri ve dini, ahlaki ve kültürel normlarına uygun bir tavır
sergilemektedir. Oysa bu modelin Kâtibî’nin taşlamalarında 17. yüzyıl toplum değerlerinden çok
uzak olduğu anlaşılmaktadır.