Central Asia, which was once the cradle of Islamic civilization, was sought to be completely isolated from religion with the Bolshevik Revolution. The new regime had important effect in the religious field as well as in every field. However, the most distinctive feature of this period was the oppression against religion and religious people. The new regime, which saw religion as a threat to itself, used all kinds of methods and techniques to maintain its hegemony. In this context, without distinguishing between churches and mosques, he first closed the places of worship and religious education institutions, and then gave an atheistic education in schools and made many religious restrictive practices in the individual and social sense. Many books, articles and thesis have been carried out until today regarding the atheistic practices applied during the Soviet Union period. However, no study has been found on the practices of that period from the languages of the people who lived in that period, in particular, in Kyrgyzstan. For this purpose, semi-constructivist interviews were conducted with 20 people who lived in that period, taking into account their different ages and characteristics, and it was ensured that their experiences regarding the anti-religious policies implemented at that time were conveyed. Another important aim of the research is to prevent religious divisions in society by correctly understanding and living freedom of religion and conscience gained after independence.
Bir zamanlar İslam medeniyetinin beşiği durumunda olan Orta Asya, Bolşevik İhtilaliyle birlikte dinden tamamen soyutlanmak istenmiştir. Yeni rejimin her alanda olduğu gibi dini alanda da önemli etkileri olmuştur. Bununla beraber bu dönemin en belirgin özelliği dine ve dindarlara karşı yapılan baskılardır. Dini kendisine bir tehdit olarak gören yeni rejim, kendi hegemonyasını sürdürmek için her türlü yöntem ve metodu kullanmıştır. Bu bağlamda kilise ve cami ayrımı yapmadan öncelikli olarak ibadethaneleri ve din eğitimi veren kurumları kapatmış, sonra da okullarda ateisttik bir eğitim vererek, bireysel ve toplumsal anlamda pek çok dini kısıtlayıcı uygulamalar yapmıştır. Sovyetler Birliği döneminde uygulanan ateisttik uygulamalara yönelik olarak günümüze kadar pek çok kitap, makale ve tez çalışmaları yapılmıştır. Ancak bizzat o dönemde yaşayan kişilerin dilinden o dönemin uygulamalarına yönelik herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. İşte bu makalede, Kırgızistan özelinde, o dönemde yaşamış kişilerin kendi tecrübelerinden yola çıkarak, ne tür dini baskılar yapıldığı ve Kırgız toplumuna nasıl bir etki ettiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu amaçla farklı yaş ve özellikleri dikkate alınarak o dönemde yaşamış, 20 kişiyle yarı yapılandırmacı mülakat yapılmış ve o dönemde uygulanan dinsizleştirme politikalarına ilişkin tecrübelerinin aktarılması sağlanmıştır. Araştırmanın bir diğer önemli amacı da bağımsızlık sonrası kazanılan din ve vicdan özgürlüğünü doğru bir şekilde anlayıp yaşayarak, toplumda dini ayrışmaların önüne geçmektir.