The genre also produces its problems from the point in which it is defined; it is an issue on which a consensual decision cannot be made. This problematic structure of the species definition itself, produced by itself, can be accepted at the outset. However, it also reveals the pre-understanding; it is an important point that by revising these preliminary understandings in the reading process, it is possible for a text to open up space for other genres. The situation, which has become visible especially after postmodernism, affects the genre approach through the text. In this approach, that the interpretation brought by postmodernism to the traditional genre framework, the boundaries of genres, is effective in understanding the permeability between species. Based on these statements, in this study, the relationship between the novel and the diary genre makes us realize that they wander within the boundaries of each other in the dimension of language. From this point of view, the study points to the dissolution of the boundaries of post-postmodernist genres and claims that the literary text can exhibit a multicultural structure. The dissolution of the boundaries of literary genres has been tried to be shown by exemplifying Murat Gülsoy’s novel Nisyan, which is at the center of the study and contains postmodernist elements. Thus, it has been seen that this text, which constitutes the limits of the study, is suitable for observing the unity of the species in question and the possibility that one species can overflow into the field of the other. For the methodology of the study, the accumulation of the Traditional Species theory was taken into account.
Tür, tanımlandığı noktadan itibaren problemlerini de üreten; uzlaşımsal bir kararda bulunulamayan bir konudur. Tür tanımlamasının bizatihi kendisinin üretmiş olduğu bu problemli yapısı başlangıçta kabul edilebilir. Ancak ön anlamayı da açığa çıkarması; bu ön anlamaların okuma sürecinde revize edilmesiyle bir metnin bünyesinde diğer türlere de alan açabilmesinin mümkün olabileceği önemli bir husustur. Özellikle postmodernizm sonrasında görünür hale gelen bu durum, metin üzerinden tür yaklaşımını etkilemektedir. Bu yaklaşımda geleneksel tür çerçevesine, türlerin sınırlarına, postmodernizmin getirmiş olduğu yorumun türler arasındaki geçirgenliği anlamada etkili olduğu görülmektedir. Bu ifadelerden yola çıkarak bu çalışmada, roman ve günlük türünün arasındaki ilişki, dil boyutunda birbirlerinin sınırlarında dolaştığını fark ettirmektedir. Buradan hareketle bu araştırma, postmodernizm sonrası türlerin sınırlarındaki çözülmeye işaret ederek edebi metnin çoktürlü bir yapı sergileyebileceği iddiasını taşımaktadır. Edebi türlerin sınırlarındaki çözülme, çalışmanın odağında yer alan ve postmodernist unsurlar barındıran Murat Gülsoy’un Nisyan romanından örneklenerek gösterilmeye çalışılmıştır. Böylelikle çalışmanın sınırlarını oluşturan bu metnin, söz konusu türlerin birlikteliğini ve bir türün ötekinin alanına taşabileceğini gözlemek için elverişli olduğu görülmüştür. Çalışmanın metodolojisi için Geleneksel Tür teorisinin birikimi dikkate alınmıştır.