This article is about John Stuart Mill’s understanding of God and religion. As it is konwn, Mill, under the influence of both secular education he received and the basic assumptions of the Enlightenment period in which he lived, advocates a rational undersanding of God and secular theology. As far as we can see, the starting point of this theology is the “understanding of limited God” and the result is a “religion of humantiy” that does not contain any belief in the supernatural, that is, is emptied of its metaphysical content. Although it is accepted that Auguste Comte is the father of the religion of humatiy, it is a fact that Mill made special and original contributions to the teaching. The purpose of this article is to analyze Mill’s views on his understanding of God and religion, to reveal his contributions, and try to show –as much as possible- the place and function of this understanding in his general philosophy.
Bu makale John Stuart Mill’in din ve Tanrı anlayışına dairdir. Bilindiği üzere Mill, hem aldığı laik ve seküler eğitimin hem de içinde yaşadığı Aydınlanma döneminin temel kabullerinin etkisinde kalarak rasyonel bir Tanrı anlayışının ve seküler bir teolojinin savunuculuğunu yapmaktadır. Görebildiğimiz kadarıyla, bu teolojinin hareket noktasını “sınırlı Tanrı anlayışı” sonucunu da doğaüstüne ilişkin herhangi bir inanç içermeyen, yani metafizik içeriğinden boşaltılmış bir “insanlık dini” oluşturmaktadır. Her ne kadar insanlık dininin fikir ve isim babasının Auguste Comte olduğu kabul edilse de, Mill’in de bu öğretiye özel ve özgün katkılarda bulunduğu bir gerçektir. İşte bu makalenin amacı Mill’in din ve Tanrı anlayışını dair görüşlerini çözümlemek, katkılarını açığa çıkartmak ve bu anlayışın onun bütüncül felsefesindeki yerini ve işlevini -elden geldiğince- göstermeye çalışmaktır.